Önemli Noktalar
Süngercilerin Zorlu Yolculuğu
“Dalış sırasını beklerken, gözleri ufukta dalıp gitti. Dört ay mı daha fazla mı olmuştu limandan ayrılalı, karaya ayak basmayalı, çocukları karnında bebeyle karısını görmeyeli? Burun direkleri sızmaya başlarken silkelenip attı kafasındaki özlemleri. Tirhandilin iskelesinde hava kabarcıkları görünmeye başlamıştı, Mehmet sünger avlamayı bitirmiş yukarı çıkmaya hazırlanıyor olmalıydı, hareketlenme zamanı gelmişti.
Küpeşteye oturmuş, aylıkçıların elbisesini giydirmesini izliyor ve yardımcı oluyordu; baş kısmından usulca tulumun içine girdi, ayak ve el bileklerine pudra döktüler, az biraz zorlanarak bilekleri yerlerine oturttular, kurşun tabanlı ağır ayakkabılar giydirilip kayışları iyice sıkıldı. Dalışa bir adım daha yaklaşmışken, denize ineceği merdivene yürüdü ve ilk basamağına oturdu, çocuklar göğüslük çemberini başından geçirip elbisenin içindeki yerine dikkatlice oturttular, üzerine çemberini takıp, somunlarını büyük özenle sıktılar.


Elbisenin en önemli bölümü olan bu kısım takılırken pür dikkat yapılanları izliyordu, en ufak bir hata büyük bir sorun çıkartabilirdi. Dört tarafında cam pencereleri olan başlığı başından geçirip, çevirerek sabitlediler, başlık içine hava gelip gelmediğini kontrol ederken göğüs ağırlıklarını taktılar. Kılavuz ipini de eline alınca artık dalışa hazırdı. Elbisenin içine hava dolmasına izin verip biraz şişirerek denize atladı.
Süngerlerin Bilimsel ve Ekolojik Önemi
Yüzeyde kısa bir süre dengesini ayarlayıp, elbisenin içindeki havayı kontrollü boşaltarak ağır ağır dibe doğru inmeye başladı. Bambaşka bir dünyanın kapısından içeri girmişti ve ilk karşılayanlar gümüşi parıltılarıyla etrafında dolaşan yavru balıklar oldu.
Üzerindeki yüklerden kurtulmuş, uçarcasına aşağıya inerken bir sürünün ortasına daldı, sürü yabancı dünyadan gelen bu dev karşısında şaşkınlığa uğrayıp bir anda dört bir yana dağıldı ama hemen toparlanıp tekrar hep birlikte hareketlerine devam etti. Derine indikçe renkler birer birer kayboluyordu, dev bir kaya bloğunun yanından sıyrılıp tabana ulaştığında artık sadece lacivert vardı; önü, arkası, yukarısı, yer gök hep lacivert…”


Sünger bir deniz hayvanı olduğundan ele geçirilme süreci avlanma olarak adlandırılıyor
Canlılar aleminde alglerden sonra en eski geçmişe sahip olan süngerler, çok hücreli hayvanların en basit grubunu oluşturuyor. Hareket etme özelliği olmayan süngerler, yaşamlarını devam ettirebilmek için sabitlenmek zorunda. Doku ve organları, iskelet sistemleri yok. Bu işlevleri spikül (silis ve kalkerden oluşan iğne şeklindeki yapı) veya sponjin (kolajen) lifler görüyor.
Deniz ve tatlı sularda beş bini aşkın türü olan ve tropik sulardan kutuplara her derinlikte yaşayabilen süngerlerin dış görünüş ve ebatları da değişkenlik gösteriyor. Deniz süngerleri yüzyıllar boyunca onlarca farklı alanda kullanılmış önemli, aranan bir tüketim maddesi haline gelmiş; özellikle zengin kesimin temizlik işlerinde, ressamların fırçalarında, yazarların mürekkep hatalarında, antibakteriyel özelliklerinden dolayı iksir, merhem, ilaç yapımında kullanılmış.
Tarihten Günümüze Süngercilik
Tüm bunlarla beraber az bulunur olması nedeniyle ekonomik değeri her zaman oldukça yüksek olmuş. 20’nci yüzyıla geldiğimizde, ekoloji araştırmalarındaki ilerlemeyle süngerlerin bir başka kullanım alanı daha ortaya çıktı: Deniz ekosisteminde kirlilikle mücadele. Süngerlerin suyu süzme özelliği, organik yollardan kirlilikle mücadele ve ek bir gelir sağlama imkânı tanıyor.


Nitekim özellikle denizlerde yüzer ağ kafeslerde yapılan balık yetiştiriciliği faaliyetlerinden kaynaklı kirlilik kafeslerin çevresine yerleştirilen süngerler sayesinde önemli ölçüde azaltılabiliyor. Sünger bir deniz hayvanı olduğundan ele geçirilme süreci avlanma olarak adlandırılıyor. Süngerciliğin nasıl ve ne zaman başladığı kesin olarak bilinmese de muhtemelen koparak kıyıya vurmuş sünger parçalarının toplanmasıyla başlayan bu avcılığın yüzyıllar öncesine uzanan bir geçmişi var.
Avcılığı ve ticareti yüzyıllar boyunca ilgi görmüş. Kıyıdan toplanan parçalarla başlayan sünger avcılığı, sualtı dalış bilgi ve teknolojisinin gelişmesiyle birçok aşamadan geçmiş. Gülsöken’in araştırması tüm bu bilgilerin yanında avlanma tekniklerinden mitolojiye, edebiyattan sinemaya kadar genişleyen bir çerçevede süngere bağlı yaşamlardan kesitler sunuyor.

Bugünkü Durum ve Kültürel Bellek
19. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu ihracatında önemli bir kalem olan sünger, aynı zamanda Ege Denizi ve Akdeniz kıyılarındaki belli yerleşim yerlerinde yaşayan, sünger avcılığı ve ticaretiyle uğraşan kişi ve aileler için de bir gelir kapısıydı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının hemen ardından yapılan nüfus mübadelesiyle, süngercilikle uğraşan Rumların göç etmesi, bu mesleğe sekte vurdu. Ardından Türkiye’ye gelip aynı bölgelere yerleşen ve Türkler tarafından süngercilik yeniden canlanmaya başladı.
20’nci yüzyılın başlarında devletin desteklenmesi ve teşvik edilmesi gereken bir endüstri olarak gördüğü sektör, son çeyrek yüzyılda neredeyse tamamen yok oldu. Sünger avcılığı -genelde- mevsimlik bir iş koluydu. Süngerciler, bahar ayı başlangıcında denize çıkar, bahar ve yaz ayları boyunca avlanır ve sonbahar başlangıcı/ortalarına doğru, havaların bozulması, fırtına mevsiminin gelmesinden hemen önce karaya, evlerine dönerlerdi.


Bu av alanı kimi zaman Afrika kıyılarına kadar genişler, hata ve eksiklikler zaman, para, güven, sağlık ve can kaybına neden olabilirdi. Süngerciler tarafından ekonomik olarak işletilebilir derinlik kabul edilen 35-40 metre derinliğe kadar olan diplerde bulunan sünger yatakları tüm Akdeniz geneline yayılan bir hastalık tarafından büyük oranda tahrip edildi ve takip eden yıllarda birçok süngerci başka işlere yöneldi. Bu yüzden Yunan süngerciler de kendi sularını terk edip İtalya ve Tunus’a gitti.
Ne var ki hastalık giderek tüm Akdeniz’e yayıldı. Günümüzde, sünger avcılığı oldukça azalmış olsa da sayıları 25 bine ulaşan ikinci ve üçüncü nesil Yunan yoğunluğundan dolayı “ABD’nin Yunan Başkenti olarak anılan Tarpon Springs, halen dalış yapan sünger avcıları ve limandaki sünger tekneleriyle bir müze kent görünümünde. Kitabın önemli bir özelliği de tarih boyunca sünger avında kullanılan geleneksel tekneler ve avlanma aletleri üzerine de etraflı bilgi aktarıyor olması. Bu sayede kaybolmaya yüz tutmuş bir kültürün terminolojisi de korunmuş oluyor.