Önemli Noktalar
Muson Sıcaklık Dalgası
Muson yağmurlarında bu yıl gözlenen gecikme özellikle ABD’nin bir kısmında termometrelerin 43 derecenin üzerini göstermesine neden oldu ve gündelik yaşam olumsuz etkilenirken sağlık sorunlarında artış ve yabani bitki örtüsünde kayıplar saptandı. Klima kullanımını da maksimize eden bu durum elektrik şebekelerini zorladı.
Sıcak hava dalgalarının insan hayatını tehdit eder düzeye çıkmasının yanında 2024 kayıtlara en sıcak yıl olarak geçmeye hazırlanıyor. Yani sorun azalmıyor, artıyor. Kentlerde güneş ışığını yansıtan serinletici yol ve kaldırım ihtiyacı baş gösteriyor ve yeni teknolojiler geliştirilmeye çalışılırken gölgelikleri artırmak için ağaç dikimleri planlanıyor. Yani artık ne merkezine yerel yönetimlerin bu konuya başını çevirme lüksü kalmamış durumda.
Sürdürülebilirliği dilinden düşürmeyen özel sektör kurumlarının da kamu yönetimleri ile işbirliği içinde hareket etmesi kaçınılmaz görünüyor. Meteoroloji kurumlarının yıllık ortalama verilerini toplayıp yayınlayan Dünya Meteoroloji Örgütü ısı seviyesinin 20’nci yüzyılın başlarından beri sürekli arttığını, El Nino kasırgasının ise 2016’daki gibi aşırı sıcaklığa neden olabileceğini belirtiyor.

Küresel Isınmanın Deniz Isısına Etkisi
Küresel ısınmayla ilgili haberler Arizona’daki kaktüsler, Perulu balıkçılar ya da Bangladeş’teki pirinç tarlaları gibi spesifik konular üzerine oldukça genel kamuoyu üzerindeki etkisi sınırlı kalıyor. Oysa The Economist yılbaşından beri yaptığı yayınlarda tehdidin doğrudan evlere yöneldiğini söylüyor. Son iki yılın küresel ısı ortalaması, Paris İklim Anlaşması’nın belirlediği eşiği zorlar düzeye geldi. Konuya deniz tutkunları açısından bakıldığında ortaya çıkan manzara da vahim.
Deniz seviyesini yükselten iki etken var. İlki en yaygın bilinen; küresel ısınma, Grönland ve Antarktika gibi büyük buz kütlelerinin erimesine neden oluyor. Diğer etken ise termal genleşme. Su ısındıkça genleşiyor ve okyanusların ortalama sıcaklığı arttıkça deniz seviyesi yükseliyor. Atmosferdeki artan karbondioksit (CO2) seviyesi, okyanuslar tarafından bir ölçüde emiliyor ama CO2, suyla birleştiğinde karbonik asit oluştuğundan okyanusların pH seviyesi düşüyor ve asitlenmeye neden oluyor.
Okyanus asitlenmesinin deniz canlıları ve ekosistemleri üzerinde ciddi olumsuz etkilere yol açması bekleniyor. Özellikle kabuklu deniz hayvanları ve mercanlar gibi kalsiyum karbonat kullanan organizmalar güçlü bir tehdit altına giriyor. Yükselen deniz suyu sıcaklıkları, mercanların da strese girmesine ve zooxanthellae adı verilen simbiyotik alglerin yok olmasına neden oluyor ki, bu süreç, mercanların renginin ağarıp ölmelerine yol açabiliyor.
Artan Su Sıcaklıklarının Deniz Canlılarına Etkisi
Artan su sıcaklıklarının deniz canlılarının yaşam alanlarını değiştirmesine neden olduğu da gözlemleniyor. Bazı türler daha serin sulara göç ederken, bazıları yeni alanlara yayılıyor. Bu da yerel ekosistemlerde büyük değişikliklere yol açabilecek ve bazı türlerin yok olmasına neden olabilecek bir gelişme. Benzer bir durum okyanus akıntılarında da görülüyor.
Değişikliğe uğrayan akıntılar, dünya genelinde hava durumu ve iklimi etkileyen en önemli unsurlar arasında. Bölgesel iklimlerde ani ve beklenmedik değişimler görülmeye başlanmasının nedeni olarak akıntı rejimleri gösteriliyor. Daha sıcak deniz yüzeyi, tropikal kasırga ve tayfunların şiddetini artırma özelliğine de sahip. Bu da kıyı bölgelerinde daha sık ve yoğun fırtınalı havalar ve yıkıcı etkilerine yol açıyor.
Yaşamakta olduğumuz fenomenin balıkçılık ve gıda güvenliği üzerinde de etkileri var. Deniz ekosistemlerindeki her değişim, balık popülasyonlarını ve balıkçılık endüstrisini doğrudan etkiliyor ve dünya genelinde milyonlarca insanın gıda güvenliğini tehdit ediyor.

Yenilenebilir Enerji
Önlemlerin başında yenilenebilir enerji dönüşümü geliyor. Bu konuda herkes hemfikir olsa da yapılabilen kadarının pek yeterli olmadığı aşikar. Uluslararası Enerji Ajansı’na (IEA) göre, güneş ve rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklar 2025’te kömürle çalışan elektrik santrallerini geride bırakarak dünyanın en büyük elektrik kaynağı haline gelecek. Aslında bu projeksiyon bile insanlığın ancak işin başında olduğunu gösteriyor.
AB ülkeleri 2022’den beri belirgin bir şekilde güneş enerjisi kapasitesini artırıyor. Amerika’daki kömür kullanımının da keskin bir düşüşe geçmesi bekleniyor ama dünya bu iki kıtadan ibaret değil. Gözler dönüşümün etkisini asıl hissettirecek olan Asya’ya çevrilmiş durumda.
Güneydoğu Asya’daki hızlı büyüyen ekonomilerin enerji ihtiyacının 2050’de yüzde otuz oranında artması bekleniyor. Aynı ülkeler emisyonu sıfıra indirme sözü verdiyse de yenilenebilir enerji kullanımları henüz yüzde 15 kadar. Yani dünyanın o tarafında kömürün saltanatı sürüyor.
Kendi yenilenebilir enerjisini üretmek için yeterli alanı olmayan ülkeler için diğer ülkelerle sualtı kablolarıyla enerji aktarımına yönelmesi bekleniyor. Çin ve Rusya ise küresel enerji dönüşümünün en kritik iki ülkesi konumunda. Çin farklı seçenekler üzerinde çalışırken Rusya’nın politik kopukluğu küresel kararların uygulanmasında soru işaretleri doğuruyor.
İklim Değişikliği
İklim değişikliğine karşı en savunmasız yerler olarak alçak okyanus adaları gösteriliyor ama aslında deniz kokusunun duyulabildiği her ev ve en güvenli limanda demirli olsa da her tekne tehdit altında. Hortumlar, tenis topu büyüklüğündeki dolu yağışları, hiç ölçülmemiş sertlikteki rüzgârlar, giderek daha büyük bedeller ödetiyor. Küresel finans sisteminin bu bedelleri kimin ödeyeceğine dair bir öngörüsü olduğu da söylenemez.
Hükümetlerin önüne şu üç faturanın daha sık çıkacağına kesin gözle bakılıyor: Hasar onarımları, korunma yatırımları ve iklim değişikliğini sınırlama girişimleri. Bu durum Hindistan kadar Hollanda için, Japonya kadar İngiltere için de geçerli. Henüz kimse iklim değişikliğinin tam etkisini görmüş değil ama hükümetler kolektif eylem planları geliştirmek zorundalar.
Öngörülen küresel zarar 25 trilyon dolar düzeyinde hesaplanmış durumda ve bu olası fatura, dünya genelinde başka sorunlara yol açacak kadar ağır. Kendini dünyalı gören her bireyin bu durumu görmezden gelenler üzerinde baskı gücü kurması şart görünüyor.